"Anne Sütünden Mücevhere Yolculuk"
- Özel Haberler Dükkanı
- 14 Mar 2018
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 May 2018

‘Anne sütünden mücevhere yolculuk’
Ayşe Abuşoğlu, anne sütünden mücevher tasarımları yapıyor. 27 aylık Mehmet Rüzgâr’ın annesi olan Abuşoğlu, Tyana Tasarım ofisinin kuruculuğunu üstlenerek, anne sütünden yaptığı kolyelere, bebek saçından da şekiller veriyor. Yaptığı tasarımların manevi değeri olması gerektiğini düşünen Abuşoğlu, kişiye özel tasarımlarının çok beğenildiğini söylüyor.
Haber-Tuğçe Dinç
Ayşe Abuşoğlu, anne sütünden kişiye özel mücevher ve kolye tasarımı yapıyor. Hikâyenin aslında oğlunun emzirme süreciyle başladığını belirten Ayşe Abuşoğlu, anneliğin her evresinin kadına eşsiz güzellikler yaşattığını, özellikle 3 ayın süt kokusuna doyamadan geçtiğini söylüyor. Abuşoğlu, “Eski çağlarda insanların gözyaşını, sevdikleri ile paylaşmak adına gözyaşı şişelerinde saklamaları geldi aklıma.” diyor. Abuşoğlu, anne sütünün de saklanabilir olması için düşünmeye başlıyor. Bir şeyin hayalini kurunca, onu gerçekleştirmek için gerekli gücün içimizde alevlendiğini dile getiren Abuşoğlu, devamında, “İnternette yaptığım araştırmalar neticesinde ilhamın benden önce yurt dışında bir anneye uğramış olduğunu gördüm. Demek ki olabiliyor, demek ki başarılabiliyor dedim ve evimizin bir odasını atölyeye dönüştürerek yaklaşık 1 sene sürecek olan araştırma, geliştirme çalışmalarına başlamış oldum. Ve nihayet en bozulmaz şekilde saklamanın formülünü keşfetmeyi başardım. Bunu kendime saklamak olmazdı tabi, benimle aynı heyecanı paylaşan annelerinde yüreğine dokunmak için Tyana Tasarım'ı kurdum.” diyor.
Eşi en büyük destekçisi
Saça bu tarz şekil verme fikrinin asıl sahibi eşi olduğunu söyleyerek daha önce hayata geçirilmemiş bu sanatı hayata geçirdiğini belirten Abuşoğlu, sütü olmayan annelerden de talep aldığını, süt kullanmadan da sadece saçla veya çocuklarının ilk düşen dişiyle de tasarımlar yapmaya başladığını vurguluyor. Eşinin desteğini her daim üzerinde hisseden Abuşoğlu, “Mesela ilk iş seyahatimi İstanbul'da kapalı çarşıda kuyumcu atölyelerini gezmek üzere gerçekleştirdim. Eve döndüğümde eşimin 6 m2’lik çalışma odasına astığı yazıları görünce hep beraber çok gülüştük, kapıda Genel Müdür, Muhasebe, Laboratuvar, Depo yazıyordu.” şeklinde konuşuyor. Sanatçı 'yok' un içindeki 'var' ı fark edip evde kendi fotoğraf stüdyosunu kurarak, bir çay tepsisi, doğadan bulduğu bir taş ve masa lambasıyla işe başladığını kaydediyor. Geldiği noktada sigortalı çalışanının olduğunu belirten Abuşoğlu, “İnşallah zaman içinde bu sayıyı arttırmayı hedefliyorum.” diyor. Kendini daha çok geliştirmeyi hedefleyen tasarımcı, “Belirttiğim süreç ve gelişmeler sonucunda, bankacılık ve devlet memurluğundaki toplam 8 yıllık meslek hayatımı sonlandırarak girişimci olmaya karar verdim. KOSGEB girişimcilik kursuna katıldım. Sonrasında resmi olarak işletmemi kurdum ve girişimciliğin zevkli ve bir o kadar da zorlukları ile tanışmış oldum. Türkiye’de ilk defa anne sütü ve bebek saçından kolye yapmak yetmez.” ifadelerini kullanıyor. Kolye satın alarak bütün annelerin, bebekleri adına Tema vakfından bir fidan bağışı gerçekleştirmeye başladığını söyleyen Abuşoğlu, “Perakende sektöründe gerek kurumsal gerekse diğer ölçeklerde rastlamadığım bir uygulamayı da ilk defa yaptığımı düşünüyorum ve bundan gurur duyuyorum. Bu uygulama ile sadece ülkemize değil dünyamıza faydalı bir iş yaptığımı ve bebeklerinin adına dikilmiş bir fidan sertifikası hediyesi alan anne ve babalar içinde büyük bir sürpriz ve mutluluk ile önemli bir farkındalık oluşturduğunu düşünüyorum. İki kişilik dev kadro olarak Türkiye’de ezber bozacak yeni sosyal projeler üzerinde çalışıyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Aile yadigârı olan manevi bir tasarım hatırası
İlk aşama annelerin model seçmeleriyle başladığını dile getiren Abuşoğlu, “Seçilen modele ilişkin gümüş, altın, takı zemini mevcutsa üretim hemen başlar,1 haftada temin süresi var. Ardından anneler sütlerini ve bebeklerinin saçlarını kargoya veriyorlar. Saç için nasıl bir şekil hayal ettiklerini yazıyorlar, hatta çoğu zaman duygularını anlattıkları bir mektubu kargoya ekliyorlar. Kargo geldikten sonra sütü işleme alıyorum. Aşama aşama yaklaşık 2,3,5 haftada süt taş halini alıyor. Sonrası tasarım işi. Seçilen çerçeveye yerleştirme, saça şekil verme, en son sabitleme, ömürlük bir aile yadigârı hazır.” şeklinde ifade ediyor. Abuşoğlu, tasarımlarda zemin olarak, gümüş, altın, çelik modellerde, tür olarak kolye, yüzük, küpe, bileklik, içerik olarak ise sadece anne sütü-saç veya sadece saç şeklinde olduğunu belirtiyor. Tasarımcı, cevherlerin üzerine inci, zirkon, pırlanta taş veya bir takım desen eklemeleri de yapabildiğini söylüyor. Tasarım süreci boyunca annelerle iletişim halinde olduğunu vurgulayan Abuşoğlu, vefat eden annesinin sabununu ve bu sabunda kalan bir kaç tel saçından bir kolye düşleyen bir evladın bu hayalini gerçeğe dönüştürebildiğini vurguluyor. Sanatçı, ‘düşleyin yeter’ derken bunu gerçekten söylediğinin altını çiziyor. Ürünün organik değerini kaybetmediği için mutlaka bir ömrü olduğunu belirten Abuşoğlu, “Öngörüm torunlarımıza bırakabileceğimiz bir aile yadigârı olması gerektiği yönünde.” diyor. Abuşoğlu, annelerin bu süt cevherlerini direk güneş ışığına maruz bırakmaması gerektiğini söyleyerek, “Evlerimizde kullandığımız tüm kimyasallar hem kullanılan maddeye hem de süt cevherine zarar verebilir. Gümüşler doğal yapısı itibariyle biliyoruz ki zaman içinde kararma yapıyor. Temizlemeye verileceği zaman, gümüş ustasını uyarmakta fayda var. Bazı annelerimizin sütü beklediğimizden daha yağlı çıkabiliyor. Zaman içinde sütün yapısına bağlı olarak sarı lekeler oluşabiliyor. Bu da en azından işin doğallığının korunduğu ve bu ürünlerin el yapımı ürünler olduğunun bir kanıtı.’’ şeklinde vurguluyor. Abuşoğlu, ticari bir kaygı güdülmediğinden, alıcılarla çok samimi ve içten bir diyalog süreci olduğunu ve bu işi keyifli kılan, iyi ki yapıyorum dedirten kısımlarının da annelerden gelen geri dönüşler olduğunun altını çiziyor. Abuşoğlu, yaptığı işi kısaca şöyle dile getiriyor, “Bu takılara yüklenen en önemli mana çalışan annelerin çocuklarından ayrı kaldıklarındaki hasretlerini bir nebzede olsa bu kolyeler ile gideriyor olduklarını ifade etmeleri ve belki de uzun yıllar sonra bu hatırayı onlara hediye edecek olmaları olarak özetleyebilirim.’’

“Birçok anneye ilham kaynağı oldu”
Türkiye'de başlattığı bu girişimin pek çok anneye de ilham kaynağı olduğunu gören Abuşoğlu, “Bizim genlerimizde üretmek var. Anneannelerimiz, babaannelerimiz ev hanımı değillerdi aslında. Evinde üreten, çalışan kadınlardı. Bugün marketlerden aldığımız hazır çorbaları, salçaları, makarnaları onlar evde üretirlerdi. Pek çok anne içindeki bu gücü ortaya çıkarmak için bir kıvılcım, bir ilham bekliyor. Ben de onlara ilham olmak adına gelecek planlarımı şekillendiriyorum.’’ diyerek ifade ediyor.

Enteresan talepler alıyorum
İşin orijinalinde kadın, bebek, hayal gücü ve tasarım olunca bazen eğlenceli bazense çok trajik olaylarla karşılaştığını dile getiren Abuşoğlu, “Bir anne hem çocuğunun saçından hemde ailenin bir bireyi gibi gördükleri köpeklerinin tüyünden bir tasarımı mutlulukla yaptım. Bir başka anneye eşinin ona aldığı ilk gülün kurutulmuş yapraklarıyla bir kolye tasarladım. Bir dede ve ninenin yeni anne olmuş kızlarına sürpriz yapmak üzere buzdolabından yedek için sağılmış kızlarının anne sütünü gizli gizli aşırıp, torunlarının saçıyla göndermişlerdi ve güzel bir kolye yapmıştık çok heyecanlı ve eğlenceli bir süreçti. Annesi vefat etmiş olan bir bayana, annesinin bir kaç tel saçından ve yıkandığı sabunun bir parçasıyla bir kolye yapmıştım ki uzun süre etkisinden kurtulamadığım olaylardan biridir. Kanada’ya okumaya giden yelken sevdalısı bir evlat için de babasının saçından bir tasarım yaptım. İlk görüştüğümüzde çocuğunun hastanede olduğunu söyleyen bir anne ile kolyenin yapımı devam ederken bebeğinin vefat ettiğini paylaştığında gözyaşları içinde tamamlamıştım kolyeyi.’’ ifadelerini kaydediyor.
Üretmek için, gelişmemiz lazım
“İlham herkese mutlaka uğrar, hayal edip harekete geçenlerin yanında kalır.’’ diyen Abuşoğlu, ev hanımlarına şunları söylüyor, “Dünya kadınların omuzlarında yükselir. İster evde, ister dışarıda üretmenin keyfini yaşamaları, güçlü nesiller yetiştirmenin ve geleceğe umutla bakabilmenin yegâne yolunun bu olduğunun bilincinde olmaları ve ilham geldiğinde hazır olmak için daima kendilerini geliştirmelerini tavsiye ederim.”



Comments